0 312 268 34 34
info@alsahukuk.com
·
Pazartesi - Cuma 09:30-18:00
İletişim Formu

Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi?

Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi?

Bozma kararı sonrası ıslah yapılabilir mi? Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararla ilgili olarak bu soru üzerinde durulmaktadır. Bu makalede, Anayasa Mahkemesi’nin kararının ayrıntıları incelenerek bozma sonrası ıslah yapılabilirlik konusu ele alınacaktır. | Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi?

İlgili karara ilişkin somut uyuşmazlıkta, mahkeme kararının gerekçesine dayanak teşkil eden Yargıtay İçtihat Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararına değinilmektedir. YİBGK kararında, 1086 sayılı mülga Kanun’un 84. maddesine atıfta bulunularak ıslahın tahkikat ve yargılama safhalarında mümkün olduğu belirtilmektedir. Ancak bozma sonrasında tarafların bu hakkı kullanamayacakları anlaşılmaktadır. 1086 sayılı mülga Kanun ve 6100 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde bozmadan sonra ıslahın olanaklı olup olmadığına dair açık veya örtülü bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair genel kurallar içtihatlarla belirlenmiştir.

YİBGK kararında da bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı yorumu, sadece ilk derece mahkemesindeki bozma kararından önceki yargılama sürecini kapsayacak şekilde sınırlanmıştır. Bozma kararından sonra tahkikata yönelik işlemlerin niteliğiyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

Ancak somut olayda, mahkemeler tarafından hükme esas alınan YİBGK kararlarıyla tahkikat aşamasının sadece ilk derece mahkemesinin bozma kararından önceki yargılama süreciyle sınırlı tutulduğu ve bozma kararları sonrasında tahkikat işlemlerinin yapıldığı durumlarda herhangi bir ayrım veya istisna yapılmadığı belirtilmektedir. Bu nedenle mahkemeler, bozma kararından sonra ıslah yapılmasının genel bir kural olarak mümkün olmadığını yorumlamaktadır. Ancak kanun koyucu da 28 Temmuz 2020 tarihli bir kanun değişikliğiyle, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması durumunda, tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesini açıkça düzenlemiştir.

Bu bağlamda, bozma kararından sonra tahkikat yapıldığı durumlarda ıslah talebinde bulunulmasının mevzuatta açık bir engel olmamasına rağmen, kategorik bir yaklaşımla her durumda bozma kararından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı şeklindeki yorumların öngörülemez olduğu ve anayasal anlamda kanuni bir dayanağa sahip olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi?

Bozma sonrası ıslah yapılır mı konusu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir karar üzerinden incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, bozma sonrası ıslah yapılabilirlik konusunda açıklık getirmekte ve mahkemeye erişim hakkının önemini vurgulamaktadır.

“Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi?” sorusuyla İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı ise şöyledir:

Olaylar

Başvurucunun eşi O.B. çalıştığı alışveriş merkezinde çıkan yangın sonucu ölmüştür. Başvurucu, söz konusu olay üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla maddi ve manevi tazminat talebiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. Anılan mahkemenin yetkisizlik kararı üzerine dosya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi esasına kaydedilmiştir. O.B.nin annesi, babası ve kardeşlerinin 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davası, başvurucunun açtığı tazminat davası ile birleştirilmiştir.

Asliye hukuk mahkemesi, uyuşmazlık konusu olayın 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında yer aldığını ve iş kazası niteliğinde olduğunu belirterek mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli iş mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar üzerine dosya iş mahkemesine gönderilmiştir. İş mahkemesi, bilirkişi raporunu değerlendirmiş ve maddi zararın kurumca bağlanan gelir ile karşılandığını belirterek maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin ise kabulüne karar vermiştir. Temyiz edilen karar, bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozulmuştur. Mahkeme, bozma kararı üzerine yeniden bilirkişi incelemeleri yaptırmıştır. Anılan bilirkişi incelemelerinden sonra başvurucu, mahkemeye sunduğu dilekçeyle maddi tazminat talebini ıslah ederek arttırmıştır. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun (YİBGK) kararı doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle Yargıtay, bu kabul kararını bozmuştur. Bozma kararı üzerine mahkeme, dava dilekçesi ile talep edilen miktar ile bağlı kalarak maddi ve manevi tazminata hükmetmiş, temyiz edilen karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

İddialar

Başvurucu; ıslah talebinin tahkikata devam edilmesine rağmen bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

Somut uyuşmazlıkta mahkeme kararının gerekçesine dayanak teşkil eden YİBGK’nın söz konusu kararında; 1086 sayılı mülga Kanun’un 84. maddesinde, ıslahın yalnız tahkikat ve yargılama safhalarında yani tahkikat bitinceye ve hüküm verilinceye kadar mümkün olabileceğinin kastedildiği ve tahkikat ve yargılama devresinden sonra tarafların bu hakkı kullanamayacaklarının anlaşıldığı ifade edilmiştir.1086 sayılı mülga Kanun ile 6100 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde bozmadan sonra ıslahın olanaklı olmadığına yönelik açık veya örtülü bir hüküm yer almamaktadır. Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına yönelik genel kurallar içtihatlarla belirlenmiştir. YİBGK’nın kararında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına yönelik yorum yapılırken tahkikat aşaması ilk derece mahkemesindeki bozma kararından önceki yargılama süreciyle sınırlandırılmış, bozma kararından sonra tahkikata yönelik işlemlerin niteliğine dair herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

Somut olay bakımından mahkemelerce hükme esas alınan YİBGK kararlarıyla tahkikat aşaması sadece ilk derece mahkemesinin bozma kararından önceki yargılama süreci ile sınırlandırılmış ve bozma kararları sonrasında tahkikat işlemlerinin yapıldığı hâller yönünden herhangi bir ayrım ve istisnaya yer verilmemiştir. Dolayısıyla mahkemelerce bütün uyuşmazlıklar yönünden bozma kararından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı şeklindeki kategorik bir biçimde yapılan yorumun mahkemeye erişim hakkını önemli ölçüde sınırladığı söylenebilir. Nitekim kanun koyucu da 28/7/2020 tarihli kanun değişikliği ile ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabileceğini açıkça düzenlemiştir.

Bu açıklamalar ışığında bozma kararından sonra bozma kararı uyarınca tahkikat yapıldığı durumda ıslah talebinde bulunulmasına yönelik mevzuatta açık bir engel bulunmamasına karşın, kategorik bir yaklaşımla hiçbir istisnaya yer vermeden her durumda bozma kararından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı hususundaki yorumların öngörülemez olduğu ve bu yorumların anayasal anlamda kanunilik ölçütüne uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Başvuruya konu yargılamada, bozma kararından sonra bozma kararı uyarınca tahkikata yönelik işlemler yapılması nedeniyle tahkikat aşamasına dönüldüğü hâlde salt bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle başvurucunun ıslah talebinin kabul edilmemesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih esas alınır. İş mahkemeleri nezdinde görülen davalarda yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır. Anılan ilkeler dikkate alındığında 17 yıl 3 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

(İlgili Kararın tamamına ulaşmak için: https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/bireysel-basvuru-basin-duyurulari/bozma-kararindan-sonra-islah-yapilamayacagi-gerekcesiyle-islah-talebinin-reddedilmesi-nedeniyle-mahkemeye-erisim-hakkinin-ihlal-edilmesi/ )

Davalarınızda ve başvurularınızda uzman avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Ankara Avukat | Anayasa Mahkemesi Başvurusu


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi
Bozmadan Sonra Islah Yapılabilir Mi

0 312 268 34 34