0 312 268 34 34
info@alsahukuk.com
·
Pazartesi - Cuma 09:30-18:00
İletişim Formu

Sincan Ceza Avukatı

Ceza Avukatı: Adaletin Savunucusu | Sincan Ceza Avukatı

Ceza hukuku, toplumun huzurunu ve düzenini korumak amacıyla suçlarla mücadele eden bir hukuk dalıdır. Bu alanda hukuki destek arayanlar için ceza avukatları, adaletin savunucuları olarak önemli bir rol oynamaktadır. Bu makalede, “Ceza Avukatı”, “Ceza Hukuku”, “Türk Ceza Kanunu”, “Ağır Ceza Avukatı” ve “Asliye Ceza Avukatı” kavramlarına yakından bakacağız. | Sincan Ceza Avukatı, Ankara Ceza Avukatı.

Ceza Avukatı Kimdir? Sincan Ceza Avukatı

Ceza avukatları, suç işleyen veya suçlanan kişilere hukuki destek sağlayan profesyonellerdir. Onların görevi, müvekkillerinin haklarını korumak, savunmalarını hazırlamak ve adil bir yargı süreci yaşamalarını sağlamaktır. Ceza avukatları, suçlamaların ciddiyetine ve mahkeme türüne göre farklı uzmanlık alanlarına sahip olabilirler. Sincan Ceza Avukatı

Ceza Hukuku ve Türk Ceza Kanunu – Ankara Ceza Avukatı

Ceza hukuku, bir ülkenin yasal sistemini suçlar, suçlu kişilerin cezalandırılması ve toplumun korunmasıyla ilgilenen hukuk dalıdır. Türk Ceza Kanunu, Türkiye’de suçlar ve cezalarla ilgili temel yasal belgedir. Ceza avukatları, Türk Ceza Kanunu’nu çok iyi bilmeli ve müvekkillerini bu kanuna uygun şekilde savunmalıdır.

Türk Ceza Kanunu, Türkiye’de hukukun temel taşlarındandır ve vatandaşların davranışlarını düzenlerken adaleti temin etmeyi amaçlar. TCK’nin ihlali durumunda kişilere ceza verilebilir ve bu, yasal düzenlemenin etkin bir şekilde uygulandığını gösterir.

Ağır Ceza Avukatı ve Asliye Ceza Avukatı

Ceza hukuku alanında, davaların ciddiyetine göre iki ana türde mahkeme bulunur: Ağır Ceza ve Asliye Ceza.

  • Ağır Ceza: Ağır ceza, ciddi suçlarla ilgilenirler. Örneğin, cinayet, terör suçları ve diğer ciddi suçlarla ilgili davalarda uzmanlaşmışlardır.
  • Asliye Ceza: Asliye ceza ise daha hafif suçlarla ilgilenirler. Bu suçlar, hırsızlık, dolandırıcılık ve benzeri suçları içerebilir.

Sonuç

Ceza avukatları, adaletin korunmasında kritik bir rol oynarlar. Ceza hukuku ve Türk Ceza Kanunu çerçevesinde, müvekkillerinin haklarını korumak ve adil bir yargı sürecini temin etmek için çaba harcarlar. Ağır Ceza Avukatları ve Asliye Ceza Avukatları, suçların ciddiyetine göre uzmanlaşarak farklı alanlarda hizmet verirler.

Eğer ceza hukukuyla ilgili bir dava yaşıyorsanız veya hukuki destek arıyorsanız, bir ceza avukatı ile iletişime geçmek önemlidir. Bu uzmanlar, hukuki sürecinizi anlamanıza yardımcı olacak ve haklarınızı korumanıza destek olacaklardır.

Adaletin teminat altına alınması ve yasal haklarınızın korunması için, deneyimli bir ceza avukatı sizi en iyi şekilde temsil edebilir.

Davalarınızda uzman bir Ceza Avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Davaları


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Sincan Ceza Avukatı
Sincan Ceza Avukatı

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu, bireylerin özgürlüklerini hukuka aykırı olarak kısıtlayan bir suç türüdür. Türk Ceza Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenen bu suç, belirli şartlar altında cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır.

TCK Madde 109 – Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu

(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Bu suçun;

a) Silahla,

b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,

f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

İlgili kanun maddesine göre, bir kişinin hukuka aykırı olarak bir yere gitmesi veya bir yerde kalmaya zorlaması durumunda, suç işleyen kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Eğer suç, cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenmişse, ceza iki yıldan yedi yıla kadar çıkar.

Suçta Cezayı Ağırlaştırıcı Sebepler Nelerdir?

Bu suçun bazı ağırlaştırıcı koşulları bulunmaktadır. Örneğin, suç silahla işlenmişse, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmişse, kamu görevi nedeniyle işlenmişse veya kamu görevinin kötüye kullanılması sonucunda işlenmişse, ceza miktarı bir kat artırılır. Ayrıca, eşe, boşandığı eşe, çocuğa veya savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlendiğinde de ceza artırılır.

Bu suçun mağdura önemli bir ekonomik kayıp yaşatması durumunda ise bin güne kadar adli para cezası verilebilir. Ayrıca, suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde ceza miktarı yarı oranında artırılır. Suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun gerçekleşmesi durumunda ise ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Etkin Pişmanlık Cezayı İndirir Mi?

Etkin pişmanlık durumunda ise suçu işleyen kişi, mağdura zarar vermeden onu güvenli bir yerde serbest bırakırsa cezanın üçte ikisi kadar indirim alır. Tüzel kişiler ise tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediklerinde, kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

Bu kanun maddesi, bireylerin hürriyetlerinin korunması ve suçların önlenmesi amacıyla önemli bir rol oynamaktadır. Kanunun etkin bir şekilde uygulanması ve hukuk sistemine başvurmanın teşvik edilmesi, toplumun güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Davalarınızda uzman ceza avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Hukuku


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ve Cezası

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu bireylerin yaşam alanlarına saygı gösterilmesi ve konut güvenliğinin korunması amacıyla Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur. Bu suç, bir kişinin rızasına aykırı olarak başkasının konutuna girmesi veya rıza ile girdikten sonra konuttan çıkmaması durumunda işlenmektedir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, mağdurun şikayeti üzerine hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır.

TCK Madde 116 – Konut dokunulmazlığının ihlali

Madde 116- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için
rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası Ne Kadar?

Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesi, konut dokunulmazlığının ihlalini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, bir kişinin konutuna rızası olmaksızın giren veya rıza ile girdikten sonra konuttan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır.

Ayrıca, işyerleri ve işyerlerinin eklentileri gibi konut dışındaki mekanlar da konut dokunulmazlığının ihlali suçu kapsamında değerlendirilebilmektedir. Ancak bu durumda, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında işlenen ihlallerde, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası uygulanmaktadır.

Eşler Ya Da Aynı İşyerinde Çalışanlar Açısından Suç Gerçekleşir mi?

Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, konut dokunulmazlığının ihlali suçuyla ilgili bazı istisnalar bulunmaktadır. Eğer bu kişilerden biri rıza göstermişse, yukarıdaki hükümler uygulanmaz. Ancak bu durumda, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekmektedir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Cezayı Arttıran Haller Nelerdir?

Fiilin, cebir veya tehdit kullanılarak veya gece vakti işlenmesi halinde, konut dokunulmazlığının ihlali suçu daha ağır bir şekilde cezalandırılmaktadır. Bu durumda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası uygulanabilmektedir.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, bireylerin özel yaşam alanlarının güvence altına alınmasını ve huzur içinde yaşama hakkının korunmasını amaçlamaktadır. Bu suçun önlenmesi ve cezalandırılması için toplumda bilinçlendirme çalışmalarının yapılması, güvenlik önlemlerinin alınması ve hukuk sistemine başvurmanın teşvik edilmesi önemlidir

Davalarınızda uzman ceza avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Hukuku


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Konut dokunulmazlığının ihlali

Ceza Avukatı – Ankara Ağır Ceza Avukatı

Türkiye’de avukatlık mesleğinde uzmanlaşma veya “ceza avukatı” olarak adlandırılan bir alan mevcut değildir. Yasal olarak ceza avukatı adı altında bir dal tanımlanmamıştır. Halk tarafından, ceza davalarında çalışan avukatlara “ceza avukatı, ağır ceza avukatı” denildiği görülmektedir. Toplum tarafından “ceza avukatı” olarak tanımlanan avukatların işinden ve öneminden bahsedeceğiz.

Ceza avukatları, toplumun en hassas sorunlarından biri olan kişi özgürlüğü ve mağdur haklarıyla ilgilenir. Her avukat gibi ceza avukatı da savunma görevini yerine getirmeye çalışır. Ancak, ceza avukatının savunma görevi diğer avukatlık branşlarından farklılık gösterir. Ceza avukatı, doğrudan kişi özgürlüğünü etkileyen bir alanda görev yapar.

Müdafi Nedir?

Ceza avukatı, şüpheli veya sanığı savunurken müdafi olarak adlandırılır. Müdafi kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup koruyan, savunan anlamına gelir. Bu terim, ceza yargılamasında şüpheli veya sanığı savunan, haklarını koruyan ve yargılama sürecinde onları temsil eden avukatı tanımlamak için kullanılır.

Mevzuatta “ağır ceza avukatı” tanımına denk düşen bir düzenleme yoktur. Ağır ceza mahkemelerinde görülen davalar, ceza hukukunun önemli bir bölümünü oluşturduğundan bu davalarla ilgilenen avukatlara toplumda “ağır ceza avukatı” denilmektedir.

Ceza Avukatı Ne Yapar?

Ceza avukatları, duruşmalarda şüpheli veya sanığın yerine geçip beyanda bulunamazlar. Avukatlar, sadece hukuki temsilci olarak müvekkillerini mahkeme önünde savunurlar. Olayın detaylarını anlatma yetkisi yargılanan kişiye aittir. Ceza muhakemesi, yaşanan bir olayın mahkemede deliller aracılığıyla yeniden canlandırılması sürecidir. Gerçekleşen bir olayın nasıl olduğunu sadece olayın içinde bulunan kişiler bilebilir.

Ceza avukatları, sanık adına deliller sunabilir, sunulan delilleri değerlendirebilir, itirazlar yapabilir ve tanıklara, müştekilere ve diğer mahkeme katılımcılarına olayı aydınlatmak ve müvekkilini savunmak amacıyla sorular sorabilirler.

Ceza avukatı, aynı davada birden fazla kişiyi savunabilir. Savunduğu kişi sayısı önemli değildir ve yüzlerce kişiyi aynı anda savunabilir. Ancak, savunduğu kişiler arasında menfaat çelişkisi olmamalıdır. Aksi takdirde, müvekkiller arasında meydana gelen menfaat çelişkisi nedeniyle savunma hakkı zarar görebilir.

Ceza Avukatının Görevi Ne Zaman Biter?

Ceza avukatının görevi, takip ettiği davada kararın kesinleşmesiyle sona erer. Kararın kesinleşmesiyle birlikte avukatın görevi sona erer. Yerel mahkeme tarafından verilen karardan sonra Yargıtay aşaması başlar ve avukat genellikle bu süreci de takip etmelidir. Ancak, sözleşme gereği farklı bir durumda olabilir.

Toplumda, ceza avukatlarının suçluları savunduğu şeklinde genel bir yanılgı bulunmaktadır. Ancak, avukatlar Ceza Muhakemesi Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanarak sadece hukuki yönüyle savunma yaparlar. Avukatlar yargı mensubudur ve görevi toplum açısından önem arz eder.

Ceza Avukatının Önemi

Ceza avukatları, hukukun en çekişmeli ve sorunlu alanında faaliyet göstermektedirler. Toplumun yargı sistemine olan güveni ve avukatların rolü nedeniyle, ceza avukatları görevlerini yerine getirirken meslek etik kurallarına dikkat etmelidirler. Bu nedenle, ceza avukatları, adliye pratiğinde yerleşmiş olan bu terimleri kullanmaktadırlar. Bununla birlikte, ceza avukatları, ceza davalarında adil bir savunma sağlamak ve müvekkillerinin haklarını korumak için yoğun bir çaba sarf etmektedirler.

Sonuç

Türkiye’de ayrı bir “ağır ceza avukatı” branşı bulunmamaktadır. Ceza davalarında görev alan avukatlar genel olarak “ceza avukatı” olarak adlandırılmaktadır. Ceza avukatlarının görevi, hukuki temsil sağlamak, delilleri sunmak, itirazlarda bulunmak ve müvekkillerini savunmaktır.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Ağır Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukatı


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

ceza avukatı

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Öldürme suçu, bir kişinin bir başkasının hayatına kasten son vermesiyle işlenen ciddi bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesinde temel şekli düzenlenen öldürme suçu, toplumun en değerli hukuki varlığı olan yaşam hakkını korur. Öldürme Suçu ve Cezası…

Öldürme suçu, kazalar, tıbbi hatalar veya benzeri nedenlerle insan hayatının taksirle sona erdirilmesi durumunda taksirle öldürme suçu olarak kabul edilir. Ancak kasten öldürme suçu işlemek için failin bilerek ve isteyerek bir insanın hayatına son vermesi gerekmektedir.

Öldürme suçunun basit şekli, Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesine göre müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu ciddi ceza, suçun ağırlığına ve toplumun yaşam hakkına verilen öneme dayanır.

Öldürme Suçunda Korunan Hukuki Değer: Yaşam Hakkı

Öldürme suçu herhangi bir insana karşı işlenebilir. İnsan hayatına kasten son vermek, suçun işlendiği anda yaşayan herhangi bir insanın haklarını ihlal eder. Bu nedenle, suçun işlenmesiyle korunan hukuki değer, genel olarak her insanın yaşam hakkıdır.

Öldürme suçunu işleyen kişiye, kendi hayatına son vermek gibi bir durumda, yani intihar ettiğinde, intihara yönlendiren bir kişi varsa, bu durum intihara yönlendirme suçunu oluşturur ve kasten adam öldürme suçuyla aynı ceza uygulanmaz. Bunun yerine intihara yönlendirme suçu ile ilgili cezai yaptırımlar uygulanır.

Öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda serbest hareketli bir suç olarak tanımlandığından, hem icrai hem de ihmali bir hareketle işlenebilir. Kanun, icrai hareketin şekli konusunda herhangi bir kısıtlama getirmediğinden, herhangi bir araç veya yöntem kullanarak veya silahla bir kişinin hayatına son vermek, kasten adam öldürme suçunu oluşturur.

Silahla işlenen öldürme suçu, suçun temel şeklinin cezası olan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Silahın kullanıldığı veya kullanılmadığı durumda, suçun temel cezası aynıdır. Silah, Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-f maddesinde belirtildiği gibi geniş bir kavramdır ve sadece geleneksel silahları değil, elverişli bir şekilde kullanıldığında tehlike yaratabilecek herhangi bir aracı da kapsar. Bu nedenle, silahla veya silahsız bir şekilde işlenen öldürme suçu aynı cezai yaptırımlara tabidir.

Öldürme Suçuna Teşebbüs ve İştirak

Türk Ceza Kanunu’na göre, öldürme suçuna teşebbüs mümkündür. Bir kişi, öldürme suçunu kasten işlemeye yönelik elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlamış, ancak elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamışsa, kasten öldürmeye teşebbüs söz konusu olur. Teşebbüste, failin kastının bulunması ve gerçekleştirilen hareketin elverişli olması gerekmektedir. Ancak failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanmaması şarttır.

Öldürme suçuyla ilgili olarak iştirak ise, birden fazla kişinin aralarında anlaşma yaparak öldürme suçunun işlenmesine katkıda bulunması durumunda ortaya çıkar. İştirak, faillik ve şeriklik statülerinin birleşmesiyle oluşur. Fail, kanunda tanımlanan öldürme suçunu gerçekleştirirken, şerikler (azmettiren ve yardım eden), suçun gerçekleştirilmesinde faillik rolleri olmamasına rağmen suç ortakları olarak kabul edilir ve bu nedenle suçtan sorumlu tutulabilirler. İştirak halinde işlenen suçlar olarak adlandırılan bu suçlar, kanunen tek başına işlenebilen suçların birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda ortaya çıkar.

Ceza hukukunda, azmettiren ve yardım edenin suçtan sorumlu tutulabilmesi failin icra ettiği fiile bağlıdır. Yani, azmettiren veya yardım eden kişilerin suçtan sorumlu tutulabilmesi, failin gerçekleştirdiği suçun işlenmesindeki rol ve katkılarına dayanır. Bu bağlılık kuralı Türk Ceza Kanunu’nun 40. maddesinde açıklanmıştır.

Sonuç

Özetlemek gerekirse, öldürme suçu, bir kişinin kasten bir başkasının hayatına son vermesiyle işlenen ciddi bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’na göre, bu suçun temel şekli müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Suç, insan hayatına karşı işlenebilen serbest hareketli bir suç olup, herhangi bir araç veya yöntem kullanılarak veya silahla işlenebilir. Silahla işlenen öldürme suçu, suçun temel şeklinin cezası ile aynıdır.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

öldürme suçu ve cezası

Kasten Yaralama Suçu ve Cezası

Kasten yaralama suçu, kişinin vücuduna acı verme veya sağlığına zarar verme eylemini içeren bir suçtur. Bu yazıda, kasten yaralama suçunun tanımı, unsurları ve cezası hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilecektir.

Kasten yaralama suçu, fiziksel olarak kanama veya ağrı şeklinde olmak zorunda olmayan bir yara açma eylemini kapsar. Bu suç, kişinin bedensel bütünlüğüne zarar vermenin yanı sıra ruhsal yapıya da zarar verebilir. Bu nedenle, yaralama eylemi geniş bir şekilde anlaşılmalıdır.

Kasten Yaralama Suçunun Unsurları

Suçun unsurları arasında maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılık yer alır. Maddi unsurlar, fail, mağdur, eylem, konu, sonuç ve nitelikli hallerdir. Manevi unsurlar arasında ise kast bulunur. Kasten yaralama suçu için hukuka aykırılık unsuru da gereklidir.

Bu suçun faili ve mağduru özgü nitelik taşımaz, herkes tarafından işlenebilir. Ancak, bazı durumlarda kamu görevlisiyle ilgili özel hükümler bulunur. Suçun hareket unsuru serbest hareketli ve seçimlik hareketli bir niteliğe sahiptir.

Kasten Yaralama Suçunun Cezası Nedir?

Kasten yaralama suçunun cezası, işlenme şekline, tarafların ilişkisine ve sonuçlara bağlı olarak değişebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinin birinci fıkrasına göre, suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek durumlarda ise ceza dört aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası şeklinde belirlenir.

Nitelikli hallerde, suçun işlenmesi sırasında silah kullanılması veya akraba ilişkisi gibi durumlar söz konusu olduğunda ceza miktarı artırılır.

Kasten Yaralama Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?

Kasten yaralama suçunda şikâyet, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek durumların varlığına bağlıdır. Şikâyet süresi altı aydır ve bu süre içinde mağdur şikâyetçi olmazsa şikâyet hakkını kaybeder. Ancak, soruşturma aşamasında mağdur şikâyetini geri alırsa, soruşturma düşme kararıyla sonuçlanır.

Kasten yaralama suçunun şikâyete bağlı olmayan hallerinde ise Cumhuriyet Savcılığı, sekiz yıllık dava zamanaşımı süresi içinde soruşturma başlatmalıdır. Bu süre, suçun işlendiği anda başlar ve geçerlidir.

Kasten yaralama suçuyla ilgili olarak ceza yargılaması sürecinde dikkate alınması gereken diğer hususlar da bulunmaktadır. Bu suçun kanıtlanması için delillerin titizlikle incelenmesi ve mağdurun ifadesinin alınması önemlidir. Ayrıca, ceza miktarının belirlenmesinde suçun işlenme şekli, kast düzeyi ve mağdurun durumu da göz önünde bulundurulur.

Sonuç

Sonuç olarak, kasten yaralama suçu, bir kişinin vücuduna acı verme veya sağlığını bozma eylemini içeren ciddi bir suçtur. Suçun cezası, suçun unsurlarına, işlenme şekline ve sonuçlarına bağlı olarak değişebilir. Yasalarımızda belirlenen çerçevede adaletin sağlanması ve toplumun güvenliği için bu suçla ilgili yasalara ve prosedürlere uygun şekilde hareket edilmelidir.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

kasten yaralama suçu ve cezası

Uyuşturucu Madde Ticareti

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 188. maddesinde düzenlenen Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticaretine ilişkin hüküm şöyledir ( uyusturucu madde ticareti ) :

Madde 188- (3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunun İşlendiği Nasıl Anlaşılır?

  1. Failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
  2. Uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya işyerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya işyerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
  3. Bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları gözönüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Uyuşturucu Madde Ticareti Emsal Yargıtay Kararları

 ”……Sanığın evinde yapılan aramada ele geçilen dokuz pakette toplam 0,7 gram eroin ve 3 adet amfetamin içeren tableti, dinlenen tanık beyanları da dikkate alınarak, savunmasının aksine, satacağına veya başkalarına vereceğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yerine uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması…..” (10.CD. 25.04.2012, 2012/622 E, 2012/8197 K)

Sanığın ihbar üzerine sürücüsü olduğu otomobilde yapılan aramada ele geçirilen 3 paket halinde 1.2 gr eroin, 0,6 gr morfin ve 4 gr dan ibaret esrarı, kullanma dışında bir amaçla bulundurduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığı, sanığın eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması BOZULMASINA, 04.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. ( Tebliğname No:10-2011/369987) (Yargıtay 10 CD 2012/1952 Esas , 2012/8770 Karar)

Uyuşturucu Madde Ticareti

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir, aşağıdaki formdan mesajınızı iletebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı

 


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

uyusturucu madde ticareti

0 312 268 34 34