0 312 268 34 34
info@alsahukuk.com
·
Pazartesi - Cuma 09:30-18:00
İletişim Formu

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu, bireylerin özgürlüklerini hukuka aykırı olarak kısıtlayan bir suç türüdür. Türk Ceza Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenen bu suç, belirli şartlar altında cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır.

TCK Madde 109 – Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu

(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Bu suçun;

a) Silahla,

b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,

f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

İlgili kanun maddesine göre, bir kişinin hukuka aykırı olarak bir yere gitmesi veya bir yerde kalmaya zorlaması durumunda, suç işleyen kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Eğer suç, cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenmişse, ceza iki yıldan yedi yıla kadar çıkar.

Suçta Cezayı Ağırlaştırıcı Sebepler Nelerdir?

Bu suçun bazı ağırlaştırıcı koşulları bulunmaktadır. Örneğin, suç silahla işlenmişse, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmişse, kamu görevi nedeniyle işlenmişse veya kamu görevinin kötüye kullanılması sonucunda işlenmişse, ceza miktarı bir kat artırılır. Ayrıca, eşe, boşandığı eşe, çocuğa veya savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlendiğinde de ceza artırılır.

Bu suçun mağdura önemli bir ekonomik kayıp yaşatması durumunda ise bin güne kadar adli para cezası verilebilir. Ayrıca, suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde ceza miktarı yarı oranında artırılır. Suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun gerçekleşmesi durumunda ise ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Etkin Pişmanlık Cezayı İndirir Mi?

Etkin pişmanlık durumunda ise suçu işleyen kişi, mağdura zarar vermeden onu güvenli bir yerde serbest bırakırsa cezanın üçte ikisi kadar indirim alır. Tüzel kişiler ise tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediklerinde, kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

Bu kanun maddesi, bireylerin hürriyetlerinin korunması ve suçların önlenmesi amacıyla önemli bir rol oynamaktadır. Kanunun etkin bir şekilde uygulanması ve hukuk sistemine başvurmanın teşvik edilmesi, toplumun güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Davalarınızda uzman ceza avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Hukuku


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ve Cezası

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu bireylerin yaşam alanlarına saygı gösterilmesi ve konut güvenliğinin korunması amacıyla Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur. Bu suç, bir kişinin rızasına aykırı olarak başkasının konutuna girmesi veya rıza ile girdikten sonra konuttan çıkmaması durumunda işlenmektedir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, mağdurun şikayeti üzerine hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır.

TCK Madde 116 – Konut dokunulmazlığının ihlali

Madde 116- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için
rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası Ne Kadar?

Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesi, konut dokunulmazlığının ihlalini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, bir kişinin konutuna rızası olmaksızın giren veya rıza ile girdikten sonra konuttan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır.

Ayrıca, işyerleri ve işyerlerinin eklentileri gibi konut dışındaki mekanlar da konut dokunulmazlığının ihlali suçu kapsamında değerlendirilebilmektedir. Ancak bu durumda, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında işlenen ihlallerde, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası uygulanmaktadır.

Eşler Ya Da Aynı İşyerinde Çalışanlar Açısından Suç Gerçekleşir mi?

Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, konut dokunulmazlığının ihlali suçuyla ilgili bazı istisnalar bulunmaktadır. Eğer bu kişilerden biri rıza göstermişse, yukarıdaki hükümler uygulanmaz. Ancak bu durumda, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekmektedir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Cezayı Arttıran Haller Nelerdir?

Fiilin, cebir veya tehdit kullanılarak veya gece vakti işlenmesi halinde, konut dokunulmazlığının ihlali suçu daha ağır bir şekilde cezalandırılmaktadır. Bu durumda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası uygulanabilmektedir.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, bireylerin özel yaşam alanlarının güvence altına alınmasını ve huzur içinde yaşama hakkının korunmasını amaçlamaktadır. Bu suçun önlenmesi ve cezalandırılması için toplumda bilinçlendirme çalışmalarının yapılması, güvenlik önlemlerinin alınması ve hukuk sistemine başvurmanın teşvik edilmesi önemlidir

Davalarınızda uzman ceza avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Hukuku


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Konut dokunulmazlığının ihlali

Hakaret Suçu ve Şikayet

İnternet ve dijital medya platformlarının hızla gelişmesiyle birlikte, hakaret suçları da artık online ortamlarda sık sık karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, hakaret suçunu düzenlemekte ve bu suçu işleyenleri cezalandırmaktadır. Bu makalede, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hakaret suçuyla ilgili maddeler ve bu suça uygulanan cezalar ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır. | Bu yazıda Hakaret Suçu ve Şikayet , Hakaret nedir? Hakaret suçu şikayeti nasıl yapılır? Hakaretin cezası nedir? gibi sorular cevaplanmaya çalışılacaktır.

Hakaret Nedir?

Madde 125 – Hakaret Suçu: Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişileri cezalandırmaktadır. Hakaret suçu işleyen kişilere üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası uygulanmaktadır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekmektedir.

Hakaret Mağduru Kimdir?

Madde 126 – Mağdurun Belirlenmesi: Hakaret suçu işlenirken mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş hem de hakaret açıklanmış sayılır.

Hakaret Suçunun İspatı Nasıl Yapılır?

Madde 127 – İsnadın İspatı: İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.

Madde 128 – İddia ve Savunma Dokunulmazlığı: Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvurular, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda veya olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekmektedir. Bu hüküm, ifade özgürlüğünün korunması ve adil yargılama ilkesinin gözetilmesi amacıyla uygulanmaktadır.

Hakaret Suçuna Verilecek Cezada İndirim Halleri

Madde 129 – Hakaret Suçunda Özel Durumlar: Hakaret suçunun bazı özel durumları bulunmaktadır. Haksız bir fiile tepki olarak işlenen hakaret suçunda, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir. Aynı şekilde, hakaret suçunun kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi durumunda ise kişiye ceza verilmez. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde ise, olayın mahiyetine göre taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Kişinin Hatırasına Hakaret Nedir?

Madde 130 – Kişinin Hatırasına Hakaret: Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Hakaretin alenen işlenmesi durumunda ise ceza altıda biri oranında artırılır. Bir ölünün ceset veya kemiklerini alan veya bu konuda tahkir edici fiillerde bulunan kişi de üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hükümler, kişinin ölümünden sonra dahi onur ve saygınlığının korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Hakaret Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?

Madde 131 – Soruşturma ve Kovuşturma Koşulu: Hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmediği sürece mağdurun şikayetine bağlıdır. Ancak, mağdur, şikayet etmeden önce ölürse veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmişse, ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunabilir. Bu hüküm, suçun mağdurun rızası olmaksızın işlenmesi durumunda adaletin sağlanmasını ve suçun cezasız kalmamasını amaçlamaktadır.

Sonuç

Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hakaret suçuyla ilgili maddeler, hakaret suçunun tanımını yapmakta, mağdurun belirlenmesini, isnadın ispatını, iddia ve savunma dokunulmazlığını, hakaret suçunda özel durumları, kişinin hatırasına hakareti ve soruşturma-kovuşturma koşullarını düzenlemektedir. Hakaret suçu işleyen kişilere cezai yaptırımlar uygulanmakta ve hukuki süreçler belirlenmektedir. Bu düzenlemeler, bireylerin onur, şeref ve saygınlığının korunmasını amaçlamaktadır.

Hakaret suçunun önlenmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi için, dijital medya ve internet platformlarında yapılan yayınların takip edilmesi ve gerekli yaptırımların uygulanması önemlidir. Aynı zamanda, ifade özgürlüğü ile hakaret arasındaki dengeyi sağlamak da büyük önem taşımaktadır. İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir; ancak bu özgürlüğün başkalarının haklarına zarar vermeden kullanılması gerekmektedir.

Hakaret suçuyla mücadelede, bireylerin ve toplumun bilinçlendirilmesi, eğitimlerin ve farkındalık kampanyalarının düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, internet platformlarının daha etkin denetlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması da hakaret suçunun azaltılmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, Türk Ceza Kanunu’nun hakaret suçuyla ilgili maddeleri, hakaretin tanımını, cezalarını, isnadın ispatını ve diğer önemli konuları düzenlemektedir. Bu düzenlemeler, toplumda saygı, hoşgörü ve hukuka uygun davranışların teşvik edilmesini amaçlamaktadır. Hakaret suçunun azaltılması ve adaletin sağlanması için yasalara uygun davranmak, ifade özgürlüğü ile başkalarının haklarını koruma arasındaki dengeyi sağlamak önemlidir.

Davalarınızda uzman ceza avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Hukuku


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Hakaret Suçu ve Şikayet

İşçi Sözleşmesini Hangi Nedenle Feshedebilir?

Bu yazıda İşçi Sözleşmesini Hangi Nedenle Feshedebilir? sorusuna cevap vereceğiz. İş Kanunu’nun 24. maddesi, işçilere haklı nedenle iş sözleşmesini feshetme hakkı tanımaktadır. Bu maddeye göre, işçiler belirtilen nedenler doğrultusunda iş sözleşmesini derhal feshettiklerinde, kıdem tazminatı ve diğer ücret hakları (fazla mesai, ücret alacakları, yıllık izin ücreti vb.) talep edebilirler. Ancak derhal fesih hakkını kullanan işçiler, ihbar tazminatı talep edemezler. İhbar tazminatı alabilmek için iş sözleşmesinin, İş Kanunu 17. maddeye göre karşı tarafça feshedilmesi ve ihbar sürelerinin kullanılmamış olması gerekmektedir.

İşçi Sözleşmesini Feshederse İhbar Tazminatı Alabilir Mi?

Bununla birlikte, işçi haklı nedenle işten ayrılsa bile, iş sözleşmesinin kendisi tarafından feshedilmesi nedeniyle ihbar tazminatı talep etme hakkına sahip olmayacaktır.

Kaç Gün İçinde, İşçi Fesih Hakkını Kullanmalıdır?

İşçinin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmesi için, fesih sebebini öğrendiği tarihten itibaren 6 iş günü içinde iş sözleşmesini feshetmesi gerekmektedir. İşçinin bu süre içinde iş sözleşmesini feshetmemesi halinde, haklı nedenle fesih etme hakkı düşmektedir.

İşçi Sözleşmesini Hangi Nedenle Feshedebilir?

Haklı nedenle derhal fesih hakkı aşağıdaki durumlarda kullanılabilir:

  1. İş akdinin konusu işin, işin niteliğinden kaynaklanan bir nedenle işçinin sağlığı ya da hayatı için tehlikeli olması.
  2. İşçinin sürekli olarak yakın temas halinde olduğu işveren veya başka bir işçinin bulaşıcı veya işçinin işiyle bağdaşmayan bir hastalığa yakalanması.
  3. İşverenin iş sözleşmesi yapıldığında, sözleşmenin temel noktalarından en az birini yanlış veya gerçeğe uygun olmayan bilgiler vererek, işçiyi yanıltması.
  4. İşverenin işçinin veya ailesinden birinin şerefine ve namusuna zarar verici sözler söylemesi, davranışlarda bulunması veya işçiye cinsel tacizde bulunması.
  5. İşverenin işçiye veya ailesinden birine saldırıda bulunması veya tehdit etmesi, işçiyi veya ailesinden birini suç işlemeye teşvik etmesi, kışkırtması, sürüklemesi
  6. İşçinin haysiyetini ve şerefini zedeleyici asılsız ağır suçlamalarda bulunması veya ithamlarda bulunması.
  7. İşçinin işyerinde cinsel tacize maruz kalması ve bunu bildirmesine rağmen işverenin gerekli önlemleri almaması.
  8. İşçinin ücretinin kanun ve sözleşme şartlarına uygun hesaplanmaması veya ödenmemesi.
  9. Ücretin parça başına veya iş tutarına göre belirlenmesine rağmen işveren tarafından işçiye, işçinin yapabileceği sayıdan ve tutardan daha az iş verilmesi ve aradaki ücret farkının zamanında ödenmemesi.
  10. İşçinin çalışma koşullarının kanunlara uygun şekilde uygulanmaması.

Yukarıda belirtilen durumların varlığı halinde işçinin derhal fesih hakkı bulunmaktadır. Bu hükümler, işçilerin haklarını koruma amacıyla düzenlenmiştir ve işverenlerin çalışma ortamında adil ve güvenli bir atmosfer sağlamalarını amaçlamaktadır.

Sonuç:

İş Kanunu, işçilere haklı nedenlerle iş sözleşmesini feshetme hakkı tanımaktadır. İşçiler, belirtilen koşullar altında işverenden kıdem tazminatı ve diğer ücret haklarını talep edebilirler. Ancak, derhal fesih hakkını kullanan işçiler, ihbar tazminatı talep edemezler. İşçilerin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmeleri için belirli süreler ve koşullar bulunmaktadır. İşverenler, bu hükümlere uymak ve işçilerin haklarını korumakla yükümlüdürler. İşçilerin iş yerinde adil ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, çalışma ilişkilerinde dengeyi korumak önemlidir.

Davalarınızda uzman iş avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan İş Avukatı | Ankara İşçi Davaları


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

İşçi Sözleşmesini Hangi Nedenle Feshedebilir

Ceza Avukatı – Ankara Ağır Ceza Avukatı

Türkiye’de avukatlık mesleğinde uzmanlaşma veya “ceza avukatı” olarak adlandırılan bir alan mevcut değildir. Yasal olarak ceza avukatı adı altında bir dal tanımlanmamıştır. Halk tarafından, ceza davalarında çalışan avukatlara “ceza avukatı, ağır ceza avukatı” denildiği görülmektedir. Toplum tarafından “ceza avukatı” olarak tanımlanan avukatların işinden ve öneminden bahsedeceğiz.

Ceza avukatları, toplumun en hassas sorunlarından biri olan kişi özgürlüğü ve mağdur haklarıyla ilgilenir. Her avukat gibi ceza avukatı da savunma görevini yerine getirmeye çalışır. Ancak, ceza avukatının savunma görevi diğer avukatlık branşlarından farklılık gösterir. Ceza avukatı, doğrudan kişi özgürlüğünü etkileyen bir alanda görev yapar.

Müdafi Nedir?

Ceza avukatı, şüpheli veya sanığı savunurken müdafi olarak adlandırılır. Müdafi kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup koruyan, savunan anlamına gelir. Bu terim, ceza yargılamasında şüpheli veya sanığı savunan, haklarını koruyan ve yargılama sürecinde onları temsil eden avukatı tanımlamak için kullanılır.

Mevzuatta “ağır ceza avukatı” tanımına denk düşen bir düzenleme yoktur. Ağır ceza mahkemelerinde görülen davalar, ceza hukukunun önemli bir bölümünü oluşturduğundan bu davalarla ilgilenen avukatlara toplumda “ağır ceza avukatı” denilmektedir.

Ceza Avukatı Ne Yapar?

Ceza avukatları, duruşmalarda şüpheli veya sanığın yerine geçip beyanda bulunamazlar. Avukatlar, sadece hukuki temsilci olarak müvekkillerini mahkeme önünde savunurlar. Olayın detaylarını anlatma yetkisi yargılanan kişiye aittir. Ceza muhakemesi, yaşanan bir olayın mahkemede deliller aracılığıyla yeniden canlandırılması sürecidir. Gerçekleşen bir olayın nasıl olduğunu sadece olayın içinde bulunan kişiler bilebilir.

Ceza avukatları, sanık adına deliller sunabilir, sunulan delilleri değerlendirebilir, itirazlar yapabilir ve tanıklara, müştekilere ve diğer mahkeme katılımcılarına olayı aydınlatmak ve müvekkilini savunmak amacıyla sorular sorabilirler.

Ceza avukatı, aynı davada birden fazla kişiyi savunabilir. Savunduğu kişi sayısı önemli değildir ve yüzlerce kişiyi aynı anda savunabilir. Ancak, savunduğu kişiler arasında menfaat çelişkisi olmamalıdır. Aksi takdirde, müvekkiller arasında meydana gelen menfaat çelişkisi nedeniyle savunma hakkı zarar görebilir.

Ceza Avukatının Görevi Ne Zaman Biter?

Ceza avukatının görevi, takip ettiği davada kararın kesinleşmesiyle sona erer. Kararın kesinleşmesiyle birlikte avukatın görevi sona erer. Yerel mahkeme tarafından verilen karardan sonra Yargıtay aşaması başlar ve avukat genellikle bu süreci de takip etmelidir. Ancak, sözleşme gereği farklı bir durumda olabilir.

Toplumda, ceza avukatlarının suçluları savunduğu şeklinde genel bir yanılgı bulunmaktadır. Ancak, avukatlar Ceza Muhakemesi Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanarak sadece hukuki yönüyle savunma yaparlar. Avukatlar yargı mensubudur ve görevi toplum açısından önem arz eder.

Ceza Avukatının Önemi

Ceza avukatları, hukukun en çekişmeli ve sorunlu alanında faaliyet göstermektedirler. Toplumun yargı sistemine olan güveni ve avukatların rolü nedeniyle, ceza avukatları görevlerini yerine getirirken meslek etik kurallarına dikkat etmelidirler. Bu nedenle, ceza avukatları, adliye pratiğinde yerleşmiş olan bu terimleri kullanmaktadırlar. Bununla birlikte, ceza avukatları, ceza davalarında adil bir savunma sağlamak ve müvekkillerinin haklarını korumak için yoğun bir çaba sarf etmektedirler.

Sonuç

Türkiye’de ayrı bir “ağır ceza avukatı” branşı bulunmamaktadır. Ceza davalarında görev alan avukatlar genel olarak “ceza avukatı” olarak adlandırılmaktadır. Ceza avukatlarının görevi, hukuki temsil sağlamak, delilleri sunmak, itirazlarda bulunmak ve müvekkillerini savunmaktır.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Ağır Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukatı


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

ceza avukatı

Fuhuş Suçu ve Cezası

Fuhuş suçu ve cezası ile ilgili olarak Türk Ceza Kanunu’nun 5237 sayılı kanunun 227. maddesinde düzenlemeler bulunmaktadır. Fuhuş, kişinin karşılığında para almak suretiyle başka bir kişi ya da kişilerle cinsel ilişkiye girmesi olarak tanımlanır.

Fuhuş Suçunun Kapsamı Nedir?
  1. Çocuğu fuhşa teşvik etmek, çocuğa fuhşun yolunu kolaylaştırmak, çocuğu tedarik etmek veya barındırmak ya da çocuğun fuhşuna aracılık etmek.
  2. Bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, fuhşun yolunu kolaylaştırmak veya fuhuş için aracılık etmek.
  3. Fuhuşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri vermek, dağıtmak veya yaymak.
Fuhuş Mağduru Kimdir?

Fuhuş suçunun mağduru, genellikle fuhuşa zorlanan veya fuhuşa teşvik edilen kişidir. Kanun koyucu, fuhuşa zorlanan veya fuhuşa teşvik edilen kişinin yaşı göz önüne alınarak mağdurlar arasında ayrım yapmaktadır. 18 yaşından küçükler birinci fıkra kapsamında mağdur olarak kabul edilirken, yetişkinler ikinci fıkra kapsamında mağdur olarak kabul edilmiştir. Cinsiyet açısından da herhangi bir ayrım yapılmaz, yani erkekler de kadınlar gibi fuhuş suçunun mağduru olabilirler.

Fuhuş Suçu Cezası Nedir?
  1. Çocuğu fuhşa teşvik etmek, çocuğun fuhşuna aracılık etmek veya çocuğun fuhşunu kolaylaştırmak suçları, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  2. Bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, fuhşun yolunu kolaylaştırmak veya fuhuş için aracılık etmek suçları, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  3. Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri vermek, dağıtmak veya yaymak suçu, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Fuhuş Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?

Fuhuş suçuyla ilgili olarak TCK’nın 227. maddesinin dördüncü fıkrasında da nitelikli haller belirtilmiştir. Bu fıkraya göre, cebir, tehdit, hile veya çaresizlik kullanılarak bir kişinin fuhşa sevk edilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması durumunda, fail hakkında verilecek ceza yarıdan iki katına kadar artırılabilmektedir. Bu nitelikli hallerde failin mağdura karşı baskı ve zorlama kullanarak fuhşa sürükleme veya fuhşa zorlama eylemlerinde bulunduğu kabul edilmektedir.

Ayrıca, beşinci fıkra ise fuhuş suçunun belirli kişiler tarafından veya kamu görevi veya hizmet ilişkisinin kötüye kullanılarak işlenmesi durumunda cezanın yarı oranında artırılacağını belirtmektedir. Bu hüküm, fuhuşa teşvik veya aracılık eden kişinin belirli statüdeki kişilerden olması veya kamu görevi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuzunu suçun işlenmesinde kullanması durumunda cezada artış öngörmektedir.

Örgütlü Fuhuş Suçu Cezası Nedir?

Son olarak, altıncı fıkra ise fuhuş suçunun örgüt halinde işlenmesi durumunda cezanın yarı oranında artırılacağını belirtmektedir. Bu hüküm, fuhuş suçunun organize bir şekilde gerçekleştirilmesi durumunda cezada artışa gidilmesini öngörmektedir.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Ağır Ceza Avukat | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

Fuhuş suçu ve cezası

Ceza Davası Tazminat Talebi

Ceza davası tazminat talebi, hukuki bir süreçtir. Ceza davası sonucunda ortaya çıkan zararın giderilmesi amacıyla açılan tazminat davasını ifade eder. Bu dava kapsamında, maddi veya manevi tazminat talep edilebilir.

Hangi Durumlarda Tazminat Talep Edilebilir?

Ceza davası sonrası tazminat talebinde bulunabilmek için, işlenen suçun ceza hukukunun kapsamına girmesi gerekmektedir. Ayrıca, işlenen suç neticesinde maddi veya manevi bir zararın ortaya çıkması da gereklidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda başkasına zarar veren kişinin bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu belirtmektedir. Bu hüküm doğrultusunda, ceza davası sonrası tazminat talebi ortaya çıkmaktadır.

Bu durumda, bazı durumlarda hukuka aykırı olan haksız fiilin, hem ceza hukuku hem de özel hukuk kapsamında sonuçları doğabilir. Örneğin, bir haksız fiil ceza hukuku açısından suç teşkil ederken, özel hukuk açısından kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilebilir. Yaralama, öldürme, hakaret gibi suçlar, hem suç hem de haksız fiil olarak kabul edilir. Bununla birlikte, her haksız fiil suç teşkil etmeyebileceği gibi, her suç da haksız fiil anlamına gelmeyebilir. Dolayısıyla, bir haksız fiil durumunda, haksız fiilin hem hukuka aykırı hem de suç teşkil etmesi halinde, kişi ceza davası açmanın yanı sıra tazminat davası da açabilir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi, hukuka aykırı fiillerde tazminat taleplerinin zamanaşımına ilişkin hükümleri düzenlemektedir. Bu maddeye göre, hem suç teşkil eden hem de özel hukukta haksız fiil olarak kabul edilen hukuka aykırı fiillerin zamanaşımı süreleri, haksız fiile özgü zamanaşımı süreleri geçmiş olsa dahi tazminat davası açılabilmesini kabul etmektedir.

Ceza Tazminat Davalarında Zamanaşımı

TBK’nın 72. maddesinin ikinci cümlesi, bu durumu açıklamaktadır. Tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Yani, haksız fiilden kaynaklanan bir tazminat talebi, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı süresi uygulanır. Bu hüküm, ceza hukuku ile medeni hukuk arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir.

Özetlemek gerekirse, TBK madde 72’ye göre, hem suç teşkil eden hem de özel hukukta haksız fiil olan hukuka aykırı fiillerin zamanaşımı süreleri geçmiş olsa dahi, tazminat davası açılabilmesi durumunda ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı süresi uygulanır. Bu şekilde, mağdurun haklarının korunması ve zararının giderilmesi amaçlanmaktadır.

“Ceza davası tazminat talebi” kavramı, mağdurun haklarını korumak ve zararının giderilmesini sağlamak için başvurulan bir hukuki yol olarak önemli bir rol oynamaktadır.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Tazminat Avukatı | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

ceza davası tazminat talebi

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Öldürme suçu, bir kişinin bir başkasının hayatına kasten son vermesiyle işlenen ciddi bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesinde temel şekli düzenlenen öldürme suçu, toplumun en değerli hukuki varlığı olan yaşam hakkını korur. Öldürme Suçu ve Cezası…

Öldürme suçu, kazalar, tıbbi hatalar veya benzeri nedenlerle insan hayatının taksirle sona erdirilmesi durumunda taksirle öldürme suçu olarak kabul edilir. Ancak kasten öldürme suçu işlemek için failin bilerek ve isteyerek bir insanın hayatına son vermesi gerekmektedir.

Öldürme suçunun basit şekli, Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesine göre müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu ciddi ceza, suçun ağırlığına ve toplumun yaşam hakkına verilen öneme dayanır.

Öldürme Suçunda Korunan Hukuki Değer: Yaşam Hakkı

Öldürme suçu herhangi bir insana karşı işlenebilir. İnsan hayatına kasten son vermek, suçun işlendiği anda yaşayan herhangi bir insanın haklarını ihlal eder. Bu nedenle, suçun işlenmesiyle korunan hukuki değer, genel olarak her insanın yaşam hakkıdır.

Öldürme suçunu işleyen kişiye, kendi hayatına son vermek gibi bir durumda, yani intihar ettiğinde, intihara yönlendiren bir kişi varsa, bu durum intihara yönlendirme suçunu oluşturur ve kasten adam öldürme suçuyla aynı ceza uygulanmaz. Bunun yerine intihara yönlendirme suçu ile ilgili cezai yaptırımlar uygulanır.

Öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda serbest hareketli bir suç olarak tanımlandığından, hem icrai hem de ihmali bir hareketle işlenebilir. Kanun, icrai hareketin şekli konusunda herhangi bir kısıtlama getirmediğinden, herhangi bir araç veya yöntem kullanarak veya silahla bir kişinin hayatına son vermek, kasten adam öldürme suçunu oluşturur.

Silahla işlenen öldürme suçu, suçun temel şeklinin cezası olan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Silahın kullanıldığı veya kullanılmadığı durumda, suçun temel cezası aynıdır. Silah, Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-f maddesinde belirtildiği gibi geniş bir kavramdır ve sadece geleneksel silahları değil, elverişli bir şekilde kullanıldığında tehlike yaratabilecek herhangi bir aracı da kapsar. Bu nedenle, silahla veya silahsız bir şekilde işlenen öldürme suçu aynı cezai yaptırımlara tabidir.

Öldürme Suçuna Teşebbüs ve İştirak

Türk Ceza Kanunu’na göre, öldürme suçuna teşebbüs mümkündür. Bir kişi, öldürme suçunu kasten işlemeye yönelik elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlamış, ancak elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamışsa, kasten öldürmeye teşebbüs söz konusu olur. Teşebbüste, failin kastının bulunması ve gerçekleştirilen hareketin elverişli olması gerekmektedir. Ancak failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanmaması şarttır.

Öldürme suçuyla ilgili olarak iştirak ise, birden fazla kişinin aralarında anlaşma yaparak öldürme suçunun işlenmesine katkıda bulunması durumunda ortaya çıkar. İştirak, faillik ve şeriklik statülerinin birleşmesiyle oluşur. Fail, kanunda tanımlanan öldürme suçunu gerçekleştirirken, şerikler (azmettiren ve yardım eden), suçun gerçekleştirilmesinde faillik rolleri olmamasına rağmen suç ortakları olarak kabul edilir ve bu nedenle suçtan sorumlu tutulabilirler. İştirak halinde işlenen suçlar olarak adlandırılan bu suçlar, kanunen tek başına işlenebilen suçların birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda ortaya çıkar.

Ceza hukukunda, azmettiren ve yardım edenin suçtan sorumlu tutulabilmesi failin icra ettiği fiile bağlıdır. Yani, azmettiren veya yardım eden kişilerin suçtan sorumlu tutulabilmesi, failin gerçekleştirdiği suçun işlenmesindeki rol ve katkılarına dayanır. Bu bağlılık kuralı Türk Ceza Kanunu’nun 40. maddesinde açıklanmıştır.

Sonuç

Özetlemek gerekirse, öldürme suçu, bir kişinin kasten bir başkasının hayatına son vermesiyle işlenen ciddi bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’na göre, bu suçun temel şekli müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Suç, insan hayatına karşı işlenebilen serbest hareketli bir suç olup, herhangi bir araç veya yöntem kullanılarak veya silahla işlenebilir. Silahla işlenen öldürme suçu, suçun temel şeklinin cezası ile aynıdır.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

öldürme suçu ve cezası

Kasten Yaralama Suçu ve Cezası

Kasten yaralama suçu, kişinin vücuduna acı verme veya sağlığına zarar verme eylemini içeren bir suçtur. Bu yazıda, kasten yaralama suçunun tanımı, unsurları ve cezası hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilecektir.

Kasten yaralama suçu, fiziksel olarak kanama veya ağrı şeklinde olmak zorunda olmayan bir yara açma eylemini kapsar. Bu suç, kişinin bedensel bütünlüğüne zarar vermenin yanı sıra ruhsal yapıya da zarar verebilir. Bu nedenle, yaralama eylemi geniş bir şekilde anlaşılmalıdır.

Kasten Yaralama Suçunun Unsurları

Suçun unsurları arasında maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılık yer alır. Maddi unsurlar, fail, mağdur, eylem, konu, sonuç ve nitelikli hallerdir. Manevi unsurlar arasında ise kast bulunur. Kasten yaralama suçu için hukuka aykırılık unsuru da gereklidir.

Bu suçun faili ve mağduru özgü nitelik taşımaz, herkes tarafından işlenebilir. Ancak, bazı durumlarda kamu görevlisiyle ilgili özel hükümler bulunur. Suçun hareket unsuru serbest hareketli ve seçimlik hareketli bir niteliğe sahiptir.

Kasten Yaralama Suçunun Cezası Nedir?

Kasten yaralama suçunun cezası, işlenme şekline, tarafların ilişkisine ve sonuçlara bağlı olarak değişebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinin birinci fıkrasına göre, suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek durumlarda ise ceza dört aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası şeklinde belirlenir.

Nitelikli hallerde, suçun işlenmesi sırasında silah kullanılması veya akraba ilişkisi gibi durumlar söz konusu olduğunda ceza miktarı artırılır.

Kasten Yaralama Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?

Kasten yaralama suçunda şikâyet, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek durumların varlığına bağlıdır. Şikâyet süresi altı aydır ve bu süre içinde mağdur şikâyetçi olmazsa şikâyet hakkını kaybeder. Ancak, soruşturma aşamasında mağdur şikâyetini geri alırsa, soruşturma düşme kararıyla sonuçlanır.

Kasten yaralama suçunun şikâyete bağlı olmayan hallerinde ise Cumhuriyet Savcılığı, sekiz yıllık dava zamanaşımı süresi içinde soruşturma başlatmalıdır. Bu süre, suçun işlendiği anda başlar ve geçerlidir.

Kasten yaralama suçuyla ilgili olarak ceza yargılaması sürecinde dikkate alınması gereken diğer hususlar da bulunmaktadır. Bu suçun kanıtlanması için delillerin titizlikle incelenmesi ve mağdurun ifadesinin alınması önemlidir. Ayrıca, ceza miktarının belirlenmesinde suçun işlenme şekli, kast düzeyi ve mağdurun durumu da göz önünde bulundurulur.

Sonuç

Sonuç olarak, kasten yaralama suçu, bir kişinin vücuduna acı verme veya sağlığını bozma eylemini içeren ciddi bir suçtur. Suçun cezası, suçun unsurlarına, işlenme şekline ve sonuçlarına bağlı olarak değişebilir. Yasalarımızda belirlenen çerçevede adaletin sağlanması ve toplumun güvenliği için bu suçla ilgili yasalara ve prosedürlere uygun şekilde hareket edilmelidir.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

kasten yaralama suçu ve cezası

Dolandırıcılık Suçu – Ceza Avukatı

Dolandırıcılık suçu, toplumun huzurunu bozan ve insanların malvarlığına zarar veren ciddi bir suçtur. Dolandırıcılık suçunun unsurları, suçun konusu, fail-mağdur ilişkisi ve eylem şekli olarak özetlenebilir. Bu makalede dolandırıcılık suçunun unsurlarını ve işleyişini ele alacak ve konuyu detaylı bir şekilde açıklayacağız.

  1. Suçun Konusu: Dolandırıcılık suçunun konusu, malvarlığına ilişkin herhangi bir değerdir. Bu değer taşınır veya taşınmaz bir mal olabileceği gibi, bir alacak hakkı da olabilir. Dolandırıcılık suçu, kişilerin malvarlığına yönelik bir hile veya aldatma yöntemiyle yapılan dolandırıcılık eylemini içermektedir.
  2. Fail-Mağdur İlişkisi: Dolandırıcılık suçunun failine ve mağduruna ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, dolandırıcılık suçunun faili ve mağduru herkes olabilir. Suçun işlenmesi sırasında fail, mağduru aldatmak ve kandırmak suretiyle malvarlığına zarar verirken, mağdur da dolandırıcının hilesine veya aldatmasına maruz kalan kişidir.
  3. Eylem: Dolandırıcılık suçunun oluşması için hileli bir davranışın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Fail, mağduru aldatmak suretiyle kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlamak amacıyla hareket eder. Bu aldatma yöntemleri çeşitlilik gösterebilir ve dolandırıcının yaratıcı ve manipülatif davranışlarına dayanır. Dolandırıcı, mağdurun güvenini kazanarak onu aldatır ve malvarlığına zarar verir.

Dolandırıcılık suçu, toplumun güvenini sarsan ve insanların malvarlığına zarar veren ciddi bir suçtur. Suçun konusu malvarlığına ilişkin herhangi bir değer olabilir. Dolandırıcılık suçunun işlenmesi için failin hileli davranışlar sergilemesi ve mağduru aldatması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçunun önlenmesi ve suçluların adalet önünde hesap vermesi için etkin önlemler alınması önemlidir.

Dolandırıcılık Suçunda Hafifletici Sebep

Türk Ceza Kanunu’nun madde 159 hükmüne göre, dolandırıcılık suçunun hukuki bir alacağın tahsiline yönelik olarak gerçekleştirilmesi halinde, cezanın hafifletilmesi mümkün olabilir. Bu durumda, suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.

Madde 159’a göre, dolandırıcılık suçunun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsil amacıyla işlenmesi durumunda, şikayet üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilebilir.

Bu düzenleme, hukuki bir alacağın tahsili amacıyla yapılan dolandırıcılık eylemlerinde suçlunun pişmanlık göstermesi veya mağduru tazmin etmesi durumunda cezanın hafifletilmesini sağlamaktadır. Ancak bu hüküm, suçun diğer unsurlarının da mevcut olduğu durumlarda uygulanabilir ve cezanın tamamen ortadan kalkması anlamına gelmez.

Dolandırıcılık Suçunun Cezası Ne Kadar?

Dolandırıcılık suçunun basit halinin cezası, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine göre bir yıldan beş yıla kadar hapis ve Beşbin güne kadar adli para cezasını içermektedir.

Dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerinin gerçekleşmesi durumunda ise üç yıldan on yıla kadar hapis ve Beşbin güne kadar adli para cezasına hükmedilmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nun madde 158/1-e, f, j, k, l bentlerinde belirtilen hallerle işlendiği durumda, dolandırıcılık suçu için hapis cezasının alt sınırı dört yıldan az olamazken, adli para cezası miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmayacaktır.

Dolandırıcılık Suçu Şikayete Bağlı Mı?

Dolandırıcılık suçu, re’sen soruşturulacak ve şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Bununla birlikte, suçun hafifletici bir nedeni olan hukuki bir alacağın tahsili amacıyla işlenmesi durumunda suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olacaktır.

Davalarınızda uzman bir avukattan yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için Ankara/Sincan’daki Avukatlık Ofisimizi ziyaret edebilir ya da telefon numaramızdan (0312 268 34 34) bize ulaşabilirsiniz. | Sincan Ceza Avukatı | Ankara Ceza Avukat


Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır. Sitemizdeki makale ve yazıların kopyalanarak, kaynak gösterilmeden, izinsiz bir şekilde başka yerlerde yayınlanması halinde gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.

dolandırıcılık suçu

0 312 268 34 34